NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَبُو
الْوَلِيدِ
الطَّيَالِسِيُّ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
يَسَارٍ عَنْ
حُذَيْفَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تَقُولُوا
مَا شَاءَ
اللَّهُ وَشَاءَ
فُلَانٌ
وَلَكِنْ
قُولُوا مَا
شَاءَ
اللَّهُ
ثُمَّ شَاءَ
فُلَانٌ
Hz. Ebu Huzeyfe'den
(rivayet edildiğine göre) Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah ve falan
kimse diledi demeyiniz. Fakat (önce) Allah sonra falan diledi, deyiniz."
İzah:
Ahmed b, Hanbel, V,
384, 394, 398; Nesâî, Amelülyevmi ve'n-Nehâr, 544, hadis no. 985.
"Allah ve falan
kişi diledi" cümlesinde bulunan «ve,, harfi birlik beraberlik ifade
ettiğinden bu cümlede dileme işinde, kulu Allah'a ortak yapmak manası vardır.
Oysa kul, hiçbir hususta Allah'a ortak olamaz, her ne kadar Allahu teâla
hazretleri kulu sorumlu tutmak için ona hür bir irade vermişse de kulun bir
iradeye sahip olması yine Allah'ın istemesiyle olmuştur. Binaenaleyh Allah
O'na irade vermeyi dilemeseydi, o irade sahibi olamaz ve hiçbir şeyi
dileyemezdi.[Tekvîr 29] Öyleyse kula düşen ilme ve hikmete aykırı düşen bu
sözü bırakmak, eğer mutlak surette bir kulun dilemesinden bahsetmek gerekiyorsa
önce Allah'ın dilediğini sonra bu sayede kulun da dilediğini söylemektir. Yani
"Allah diledi sonra da (Allah'ın izniyle) falan diledi" demesi daha
uygun olur. Çünkü bu cümlede-bulunan "sonra (sümme)" kelimesi zaman
itibariyle bir sırayı bildirir.
Görülüyor ki, bu
hadis-i şerif kulun iradesini inkâr eden Cebriyye mezhebi ile ona Allah'ın
iradesine eş bir bağımsızlık tanıyan Mu'tezÜe mezhebinin aleyhine, Allah'ın
izn-ü iradesiyle kulunda hür bir iradeye sahip olduğunu söyleyen ehl-i sünnet
ulemasının da lehine bir delildir.